Nigâr Hanım, (d. 1856, İstanbul - ö. 1 Nisan 1918, İstanbul) Türk şair.
Hayatı
Babası, 1848 Macar İhtilali mültecilerinden, Macar asıllı Osman Paşa'dır. Öğrenimini Fransız mektebinde yaptı. Özel olarak Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri aldı. Çocuk yaşında iken şiir yazmaya başladı. Fransızca dilini ve Fransız edebiyatını çok iyi bilmekteydi. Zamanının kibar aleminin en seçkin siması olarak bilinmekteydi. Fransız salonlarını andırır şekilde, her salı günü konağında zamanın tanınmış şahsiyetleri toplanır ve bu toplantılarda şiirler okunur, müzik dinlenir ve sanat ve edebiyat konularında konuşulurdu. 1 Nisan 1918'de İstanbul'da öldü. Mezarı Rumelihisar Kayalar mezarlığındadır.Şiirlerini Efsûs I (1877), Efsûs II (1891), Nîram (1896), Aks-i Seda (1900) ve Elhan-i Vatan (1916) adlı eserlerinde topladı. Safahat-i Kalb (1901) adlı bir gönül hikâyesini mektuplar halinde veren bir düzyazı eseri de vardır. Özel hayatında pek mesut olmayışının ıstırabını anlatan şiirlerinde ince bir lirizm görülür. Türk kadın şairler arasıda 19. yüzyılın ikinci yarısında en bol ve en özlü eserler vermiş bir şahsiyettir.
Nigar Hanım döneminde en fazla yabancı dil bilen kadın şaire olarak dikkati çeker.Bildiği dil sayısı hakkında farklı kaynaklara bakıldığında birbirine yakın veriler sunulmaktadır. yazdığı günlüklerden ve hakkında yazılan kaynaklardan hareketle söyleyebiliriz ki: Fransızca, Rumca, ve Almancayı mükemmel şekilde; İtalyanca, Ermenice, Arapça, Farsça ve Macarca okuyup yazıp anlayacak kadar olmak üzere toplam sekiz dil bilmektedir. [1] Nigar Hanımın şiir ve yazıları Hanımlara Mahsus Gazete (1895-1908),Mehasin (1909-1910), Demet(1908), Hanımlar Alemi (1918) gibi mecmualarda yayınlanmıştır.[2]
Bir dönem eserlerinde "üryan kalp" mahlasını kullandığı, daha sonra bundan vazgeçip kendi ismini kullanıdığı bilinmektedir. Süleyman Nazif, Fuad Köprülü, Leyla Hanım gibi dönemin düşünürleri, onun iyi bir nâsir olduğunu fakat kuvvetli bir nâzım olmadığını dillendirerek düz yazılarının şiirlerine oranla daha çok beğenildiğini ifade etmişlerdir. [3] Nigar Hanım bir müddet dönemin diger öncü kadın yazarlarından olan Emine Semiye'nin başyazarlığını yaptığı ve Selanik'te yayımlanan "Mütalaa" mecmuasında da yazmıştır. [4]
Nigar Hanım, bir yönüyle daima Batılı kalmış, diğer yandan doğunun bir parçası olmayı sürdürmüştür. Yaşam tarzı, fikir hayatı doğu gelenekleriyle birebir örtüşürken; kültür yaşamı ve üstün olduğu değerleri takdir etme ve benimseme açısından batılı sayılabilirdi.
İstanbul, Osmanbey'de Şair Nigar sokağı vardır.
Bir daha söyle
yegâne sevdiğin alemde ben miyim şimdi
sahih ben miyim artık muhâtab-ı aşkın
bütün o hiss-i amiki fuad-ı pür-şevkin
o ihtilâ-yı ezel, o alâik_ı ebedi
benim mi şahsıma mahsûr ? … bir daha söyle
o sânihât-ı hazinin o beyinnât-ı gamın
sahih, mülhimi hep ben miyim bu gün söyle
tahassüsâtını, efkârını bütün söyle
getir şu kalbime dök varsa, sevdiğim elemin
eden nedir seni rencûr ? … bir daha söyle
--
bir daha söyle
biricik sevdiğin dünyada ben miyim şimdi ?
gerçekten ben miyim artık aşkının muhatabı ?
bütün o istek dolu yüreğinin derin duyguları
o ezeli düşkünlük, o sonsuz ilgiler
benim mi şahsıma mahsus ? … bir daha söyle
o hüzünlü akla gelişlerin, o üzüntülerinin belli olmasının
gerçekten esinleyeni (kadın) hep ben miyim, bugün söyle
duygulanmalarını, düşüncelerini bütünüyle söyle.
getir şu kalbime dök varsa sevdiğim üzüntün
seni inciten nedir ? … bir daha söyle…
http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi6/39kurnaz%C5%9Fefika.pdf
http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=2629
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder